14 Temmuz 2018 Cumartesi

Petek Dinçöz Kodaloğlu: Anne Olmam Bir Mucizeydi / ebebek dergi / Röportaj: Hande Yuvakuran - Yeliz Şenyerli


PETEK DİNÇÖZ KODALOĞLU: ANNE OLMAM BİR MUCİZEYDİ

     Anneliği çocuk yaşlarda hisseden Petek Dinçöz Kodaloğlu ve eşi Serkan Bey'in, şimdilerde İrfan Aslan adında 2 yaşında bir çocuğu var. Petek Hanım, hamile olduğunu öğrenince mutluluktan ağladığını söyleyerek İrfan Aslan'ın dünyaya gelişiyle: " Mucizemizi yaşamaya başladık. " diyor.

Petek Hanım, hamile olduğunuzu öğrendiğinizde neler hissettiniz?
Petek Dinçöz Kodaloğlu: Anne olmam, doğuştan boyun kemiğim ters olduğundan bir mucizeydi. Doktorum bana, annelerin hamileliğinde bebeklerini taşımak için boynundan güç aldığını söylemişti. Bu yüzden hamilelik, benim için çok riskliydi. Bir bebeğim olmasını çok istediğimden, riskleri göze aldım. Eczanedeki tüm hamilelik testlerini, artık eczaneye gitmeye utandığımdan sırasıyla başkalarına aldırdım. Bir gün doktorumdan bir telefon geldi. " Hamile olduğunu babaya ben mi söyleyeyim, sen mi söylersin? " dedi. O an sevinçten ağlamaya başladım. Hâlâ anlatırken içim bir tuhaf oluyor.

Hamilelik süreciniz nasıldı?
P: Ani hareketlerden kaçınmak zorundaydım rahatsızlığımdan dolayı. Bununla yaşamayı zamanla öğrendim. Yine de hem düşük hem erken doğum tehlikem olduğundan hamilelik sürecimi hep istirahat ederek geçirmek zorunda kaldım. Aslan çok aşağıdaydı ben hamileyken. Röportajı okuyan annelerimiz beni anlayacaklardır. Doktorum da bu dönemimde bana çok yardımcı oldu.

Doğumunuz nasıl geçti?
P: Hamileliğimden önce evde hayaller kuruyor hamile olduğumda pilatesler, hamilelik yogaları yapacağım diyerek mutlu oluyordum. Böyle bir hamileliğim olamadı. Erken doğum yapmak zorunda kaldım. Bebeğim, 34 haftalıkken doğdu. Ardından eve geldik ve mucizemizi yaşamaya başladık.

Doğumdan sonra boynunuzla ilgili bir sıkıntınız oldu mu?
P: Çocukluğumdan beri çalışmayı, üretmeyi çok sevdiğimden sürekli dinlenirsem, hasta psikolojisine sokarsam kendimi, çabuk çökerim. Fizik tedaviye gitmem gerekiyordu her gün. Bir gidiyorum, bir gitmiyorum; ama çok şükür, iyiyim. Çalışmak, beni iyileştiriyor.

Bebeğinizin ismine nasıl karar verdiniz?
P: Kayınpederimin adı İrfan'dı, kanser hastasıydı. Doğumumdan bir gün önce de vefat etti, torununu göremedi. Kayınpederimin bir gözü mavi, bir gözü yeşildi. Bebeğimin renkli gözlü olmasını çok istemiştim.

Bebeğiniz doğduğunda, beslenmesinde nelere dikkat ettiniz?
P: Bebeğimi anne sütüyle beslediğimden, sütümün kesilmemesi için hamur işi yemedim. Anne sütü, bebeğin sağlığı için çok önemli. Onun gereksinimi olan tüm besin ögelerini içeriyor, bebeği hastalıklara karşı koruyor. Bol su içtim. Eskiden hiç içmiyordum, sevmiyordum çok fazla su içmeyi. Suyun içine limon, çilek parçaları, üzüm ata ata suyu lezzetlendirdim. Böylece su içmeyi sevmeye başladım.

Şu an hamilelik öncenizden daha zayıfsınız. Nasıl kilo verdiniz?
P: Doğum öncesinde 65 kiloydum, şimdi 59 kiloyum. İrfan Aslan'a süt vermeyi kestikten sonra spora başladım. Çünkü biliyorsunuz, spor yapmak sütü de kesen bir faktör. Spora başlayınca her gün 8 km koştum. Canım tatlı istediğinde, vücudum çok ödem tuttuğundan meyveli yoğurt ve ananas yedim. Çok kiloluyum, nasıl kilo veririm diye de dert edinmedim. Kendime bir tartı aldım ve her gün ona çıktım. Tartı, benim sağlıksız beslenmemi engelledi. O yüzden şimdi rahatım; meyveyle, meyveli yoğurtla, etle, protein ağırlıklı besleniyorum.

Bir anne olarak çocuğunuzun babasıyla kurduğu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
P: Babaya çok düşkün. O yüzden bu aralar çok kıskancım. Yurt dışı konserlerime gidiyorum. Gelirken ayakkabı, kıyafet ve birçok şey alıyorum Aslan'a. Eve geldiğimde: " Kim aldı oğlum? " diyorum. " Babaa! " diyor. Dün birlikte uzanıyorlar. Hikaye okuyor babası. " Aranıza gelebilir miyim? " diyorum. "Hayır!" diyor. Şaka gibi bir şey.

Çocuğumuzun 2-3 yaş sendromunu, pedagogumuzdan yardım alarak sağlıklı bir şekilde atlattık.

Bebeğinizi yetiştirirken en zorlandığınız anlar nelerdir? Bu zorlukları nasıl aştınız?
P: Tam da şu an " 2-3 yaş sendromu " dedikleri bir inat dönemindeyiz. Hayırdan anlamıyor. Hayır dediğimde, gözümün içine bakarak bize istediğini muhakkak yaptırıyor. Evde, ortalıkta kırılabilecek hiçbir eşya bırakmadık. Taşınıyor gibiyiz. Panik bir anneyim ben. Pedagogumuzdan yardım alarak bu süreci sağlıklı bir şekilde atlattık.

Anneliği çok içten anlatıyorsunuz... İlk ne zaman hissettiniz anne olmayı? Kariyerinizden dolayı yoğun olduğunuzdan, anne olmak sizi endişelendirmedi mi?
P: Hiçbir endişem olmadı. Evcilik oynayan çocuklardık biz, bebeklerimiz vardı. Yani daha çocukluktan başladı bende anne olma duygusunun içimde yarattığı o his. Olunca da dedim ki: "Aman ne konseri, ne reklamı, ne çekimi? Çocuğum ve onun sağlığı önemli." 

Anne olunca hayatınızda neler değişti?
P: Topuklularla yürürken bile: "Ayağım kaysa, başımı çarpsam, bana bir şey olsa Aslan ne olur? Annesiz kalır." diyorum. Bu yüzden ölümden korkmaya başladım. Kolay değilmiş. Annemi daha çok anladım. Eskiden eşimle dışarı çıktığımda: "Erken dönmesek de olur." derdim. Şimdi önceliklerim, onun yarınları oluyor. Her şeyden önce bencil olmamayı öğreniyorsun. Şu anda diyorum ki "Keşke ikiz olsaymış." Gerçekten başka bir şey. Allah, herkese bu duyguyu yaşatsın.

Çocuğunuzun geleceğiyle ilgili planlarınız var mı?
P: Tabii ki birçok düşüncem var. İlk başta bizi, ailesini üzmesin, merhametli bir çocuk olsun. Dilerim, çalışkan bir öğrenci olur okul hayatında da. Eğer ki: "Ben okumak istemiyorum. Babam gibi iş hayatına atılacağım, babamın yanında çalışacağım." derse, çocuğumu zorlamam. Zorlayarak hiçbir şey öğretemem ona. Evde yüksek sesle bile konuşmuyoruz, öyle bir kuralımız var. İnşallah güzel bir evlilik yapar, gelinimle aram iyi olur, iş hayatında da annesi gibi zorları başarır.

İrfan Aslan'ın sanatsal bir yönü var mı?
P: Evet. Evde danslar yapıyor. Şovmen görselliği çok fazla. Sanki bir artist, içindeki ruhtan anlıyorum. Şarkılar da söylüyor. Belki bir müzisyen olur. Bakalım sesi nasıl? Eğer kötü olursa eğitim alır. Ben de önceden kendimi dinleyemiyordum. Şan dersleri aldım. Şimdi kendimi dinlemekten keyif alıyorum.

"Tek şarkılık 'Kabusun Olurum' adlı bir albüm çalışması yaptım. Şarkıyı, Azerbaycanlı çok iyi bir bestekardan aldım."

Yakın zamanda mesleğinizle ilgili projeleriniz var mı?
P: Martta, tek şarkılık bir albümüm çıkacak. Azerbaycan'da çok sık konser veriyordum. Şarkıyı da Azerbaycanlı çok iyi bir bestekardan aldım. Hemen ardından kayıt için stüdyoya girdik. Önümüzdeki hafta klip çekimimiz var. Klibimizi de Erkan Nas çekecek. Değişik bir proje oldu benim için. Yine mart ayında televizyon programı yapmayışünüyorum, kadın kuşağı programı. Müzikle ya da hamilelik sürecinde beslendiklerim ve bu süreçte benim gibi problem yaşayan anne adaylarının, bu süreci nasıl kolay atlatabileceğiyle ilgili olabilir. Bu projelerden hangisinin onaylanacağı ve programımızın hangi kanalda olacağı ise henüz belli değil.

Röportaj: Hande Yuvakuran-Yeliz Şenyerli
ebebek dergisi
Mart sayısı/2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türk Kültüründe Ad Koyma Geleneği / Bizim Anadolu gazetesi / Yeliz Şenyerli

          TÜRK KÜLTÜRÜNDE AD KOYMA GELENEĞİ      Ad, bir milletin kimliğidir. Bu nedenle Türk aile büyükleri çocuklarına, Türkçe ad koy...