21 Temmuz 2018 Cumartesi

İlknur Özdemir Duran: Bir Bebeği En İyi Annesi Anlar / ebebek dergi / Röportaj - Yeliz Şenyerli

İLKNUR ÖZDEMİR DURAN: BİR BEBEĞİ EN İYİ ANNESİ ANLAR

Anne olunca kendisini bebeğine adayan İlknur Özdemir Duran; bebeğin diş çıkarmasından konuşmasına kadar her anının, doyasıya yaşanması gerektiğini düşünüyor. Her bebeğin ve annenin kendine özgü olduğuna belirten İlknur Özdemir Duran: ''Bebeğinizin ona özgü duygusal yönlerini, sizin keşfetmeniz gerekir. Bir bebeği en iyi annesi anlar.'' diyor.

Sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumluyum, 34 yaşındayım. Bebeğim doğmadan önce kurumsal bir şirketin müşteri hizmetleri bölümünde çalışıyordum. Oğlum dünyaya gelince, onun her anında yanında olmak için işten ayrıldım.
Kaç yaşında anne oldunuz, hamileliğiniz planlı mıydı?
Anne olmak için belirli bir olgunluğa geldiğimi fark etmiştim. Bu yüzden planlıydı. İlk bebeğimi düşürdükten birkaç ay sonra oğlum Nurettin'e hamile kaldığımı öğrendim. 32 yaşında anne oldum.

''Folik asit kullanmaya geç başladığımdan, ilk hamileliğimde bebeğimi düşürdüm.''
Hamilelik süreciniz nasıldı?
Folik asit kullanmaya geç başladığımdan ve vücudum bu aside hazır olmadığından, ilk hamileliğimde bebeğimi düşürdüm. Folik asidin, hamilelik sürecinden önce ve hamileliğin ilk birkaç haftasında kullanılması gerekiyormuş oysa. İkinci hamileliğimde, folik aside erken başladım. Bu sayede süreç, sağlıklı bir şekilde ilerledi. Hamilelik sürecinde hiç kilo almayıp emzirme döneminde çok kilo aldım.
Hamileliğimizde, psikolojik değişimleriniz de oldu mu?
Çok oldu... Sinirlendim, ağladım. Bir süre hiç kimseyi görmek istemedim. Oğluma alışınca, bu duyguların hepsi geride kaldı.
Doğumunuz nasıldı?
Çok güzeldi. Doğumda, genel anesteziyle sezaryeni tercih ettim. Doğum sonrası biraz ağrım olsa da iki gün içinde onu da atlattım.
Nurettin'i ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
Farklı bir duyguydu. Yalnızca bebeğimi emzirmeyi düşündüm o an. Hastaneden çıkıp eve geldiğimizdeyse, bir oğlum olduğunu anladım. Lohusalık döneminin etkisiyle de olsa gerek ona nasıl bakacağımın endişesi içindeydim. Eve geldikten sonraki 40 gün, alışma sürecimizdi.

''Her çocuğun ve annenin kendine özgü olduğunu, zamanla anladım.''
Anne olunca sizde ve yaşamınızda neler değişti?
Anne olmadan önce çok sosyaldim. Bu yüzden oğlum dünyaya gelince biraz zorlansam da artık ona çok alıştım, arkadaşım oldu. Ayrıca çok duygusal ve merhametli biri oldum. Empati yapabilme yönüm de oğlumla birlikte güçlendi. Her çocuğun ve annenin kendine özgü olduğunu, zamanla anladım. Örneğin; bebeğinizin gazı varsa, bu sorunu nasıl çözeceğinizi yakınlarınıza sorabilirsiniz; ama bebeğinizin ona özgü duygusal yönlerini, sizin keşfetmeniz gerekir. Bir bebeği en iyi annesi anlar.
Bebeğinizi büyütürken sizi en çok zorlayan ne oldu?
Nurettin, çok hareketli bir çocuk. Bu nedenle bazen ona yetişmekte zorlanıyorum. Birlikte sürekli evin içinde koşuyor, oyunlar oynuyoruz.
Oğlunuz için gelecek planlarınız var mı?
Evet, birçok düşüncem var. Oğlum sosyal bir çocuk olduğundan, bu yönünü geliştirmesi için iyi bir oyun grubu olsun istiyorum. Önceliğim, oğlumun gelişimini, en az üniversite dönemine kadar sürdürebilmek. Büyüyünce de beyin cerrahı olması, hayallerimden biri. Yine de oğlum neye karar verirse, ona saygı duyacağım.Yaşamı boyunca sağlıklı ve huzurlu olsun.
Anne adaylarına ve annelere tavsiyeleriniz nelerdir?
Bebeğiyle olan her dakikalarını güzel geçirmeye ve onun için her zaman en iyisini yapmaya çalışsınlar. Diş çıkarmasından konuşmaya başlamasına kadar doyasıya yaşasınlar bebeğin her anını. Endişeye kapılmadan bebeğin büyüme evresini akışına bırakıp bu sürecin tadını çıkarsınlar.

Röportaj: Yeliz Şenyerli
ebebek dergi
Mayıs sayısı / 2018

Pedagog İnci Vural Röportajı - Fiziksel ve Ruhsal Olarak Nasıl Sağlıklı Çocuk Yetiştirilir / ebebek dergi / Röportaj - Yeliz Şenyerli


FİZİKSEL ve RUHSAL OLARAK
NASIL SAĞLIKLI ÇOCUK YETİŞTİRİLİR?

                                                                       Pedagog İnci Vural
Sağlıklı çocuk yetiştirmek için annenin bebeğiyle kurduğu bağı önemseyen Pedagog İnci Vural, ebeveynlere kendilerine açık ve dürüst olmalarını öneriyor. İç dünyalarıyla ilişkide olan bireylerin, çocuklarını doğru anlayabileceğinin altını çizen Vural: "Anne babalar kendileriyle yüzleşmeden, çocuğunun sorunlarını yeterince anlayıp onlara çözüm üretemiyorlar.'' diyor.

Pedagoji, Türkiye'de yeterince gelişmiş bir alan değilken sizin pedagojiyi seçmenizdeki etken neydi?
Psikoloji, psikolojik danışmanlık, psikiyatri gibi alanları seçenlerin, genelde belli bir kişilik yapısı olduğunu iddia eden birçok araştırma var. Benim de kendimi ve çevremi sorgulayan, sebepleri dışarıda aramak yerine önce kendi içime bakan bir kişilik yapım olduğundan, belki bilinçdışı bir merakla, hislerimi takip ederek pedagojiyi seçtim.

Türkiye'de, pedagojinin gelecekteki yeri için neler düşünüyorsunuz?
Zamanla, duyguyla yapılan ve insan ilişkileriyle ilgili olan işlerin önem kazanacağınışünüyorum. Çünkü mekanik işleri robotların yapacağı bir zamana doğru gidiyoruz. Böyle bir dönemde, kişinin kendi ruhunu kattığı işleri robotlar yapamayacağından, pedagojinin geleceğini parlak görüyorum.


''Sağlıklı çocuk yetiştirmek için annenin bebeğiyle bağ kurması, onu her zaman anlayamasa da anlamaya çalıştığını bebeğine hissettirmesi önemli.''

Bebeğin iç dünyasının oluşum sürecini anlatır mısınız?
Öncelikle bebeğin, anne karnında hiçbir şey anlamadığı, bilmediği, duymadığı, farkında olmadığı yaklaşımı yanlış. Bebek doğduktan sonra da algıları çok açık. Hatta üç günlükken bile annesinin süt kokusunu tanıyabiliyor. Eğer babasıyla ilişki kurmuşsa, onun sesine doğru dönebiliyor. Siz bebeğinizle ilgilenirken kafanız başka bir yerde mi, dalgın mısınız; bebek, bunları hissedebiliyor. '' Ben çok üzgündüm; ama bebeğime hiçbir şey hissettirmedim.'' gibi bir söylem, onun duygularını hiçe saymak demek. Sonuçta bu, ten temasıyla bile anlaşılabilen bir şey. Bu yüzden sağlıklı çocuk yetiştirmek için annenin bebeğiyle bağ kurması, onu her zaman anlayamasa da anlamaya çalıştığını bebeğine hissettirmesi önemli. Bebeğini anlamaya çalışan her anne, onunla sağlıklı bir bağ kurabilir.

Sağlıklı bir çocuğu nasıl tanımlarsınız?
Aşırı uyumlu, her sözü dinleyen, arkadaş ilişkileri; dersleri çok iyi olan çocuğa sağlıklı dense de birçok duyguyu farklı yoğunluklarla hisseden, duygularını anlamlandıran, hep mutluluğu ya da sevinci değil; hayal kırıklığı, kıskançlık, üzüntü, çaresizlik gibi olumsuz duyguları da yaşayan ve onları ifade eden çocuk, sağlıklıdır. Ayrıca çatışmalar yaşarken çatışılan kişilerden kopmamak, kendi duygusuna sahip çıkarken karşısındakinin zihniyle de iletişim halinde olmak, çatışmaları çözmek ve çözümsüzlüğü taşıyabilmek de sağlıklı bir çocuğun özellikleri arasındadır.

''Çocuk yerine çok fazla düşündüğünüzde, onun ruhsal alanını tümüyle işgal edersiniz. Bu sebeple çocuk, özgüven eksikliği yaşar.''

Ebeveynlerin, çocuğun gelişim sürecinde yaptıkları hatalar nelerdir?
Çocuk yerine çok fazla düşünmek... Böyle yaparsanız, onun ruhsal alanını tümüyle işgal edersiniz. Bu sebeple çocuk, özgüven eksikliği yaşar ve çocuğa, kendisini hissetme fırsatı verilmediğinden, karakter eğitimiyle ilgili hiçbir şey öğretilmemiş olur. Sonuç olarak çocuk, beklemeyi, sabretmeyi, bir şeyi neden yapmaması gerektiğini ve duygusunun anlaşılıp anlaşılmadığını bilemez. Çocuğunu gerçekten anlayabilmek için hep onun yerine düşünmek yerine ebeveynlerin, duygularıyla temas halinde olmaları gerekiyor. Kendilerine karşıık, dürüst ve iç dünyalarıyla ilişkide olan ebeveynler, çocuklarını doğru anlayabilirler.

'Ebeveynlerin yaptığı bir diğer hata, hissettikleriyle söylediklerinin tutarsız olması.'
     Ebeveynlerin, hissettikleriyle söylediklerinin tutarlısız olması durumu da yaptıkları bir diğer hata. Örneğin; bir anne kızgınsa ve gözlerinden kızgınlığı anlaşılıyorsa, buna rağmen çocuğuna kızgın olmadığını söylüyorsa çocuk, annesine güvenerek onun söylediğine inanıyor. Bu durum, çocuğun kendine güvenini zedeliyor.

Zor çocuğu tanımlar mısınız? 
Zor çocuk: kolay uyum sağlamayan, değişikliklere toleransı az olan, dış uyaranlardan çok etkilenen, duygusal olarak uyaranlara karşı gereğinden fazla tepkisel olan ve geçiş dönemlerinde çok zorlanan çocuktur.

''Çocuğun zor olması, yapısından ve ebeveynlerin bu yapıya uygun olmayan eğitim tutumlarından kaynaklanır.''
Anne babalar, zor çocuklara nasıl davranmalılar?
Anne babaların, zor bir çocuğu şımarık olarak görmeleri en büyük tehlike. Çünkü çocuğun zor olması, yapısından ve ebeveynlerin bu yapıya uygun olmayan eğitim tutumlarından kaynaklanır. Bu yüzden anne babalar, çocuğunun mizacı değişmeyeceğinden, tutumlarını onun mizacına uygun hale getirmeliler. Zorlanan bir çocuğun üzerine gitmek, onu takıntılı, endişeli, kapalı ve iletişimden kopuk hale getirir.

Çocukların davranış problemleri nelerdir?
Çözüm üretememek, kimsenin fikrini önemsemeyip tek bir şeye takılı kalmak, sabredememek ve zevki erteleyememek, problemlerden bazılarıdır.


''Karakter ve mizaç olarak daha endişeli çocuklar, davranış problemleri yaşarlar.''
Bahsettiğiniz davranış problemlerinin kaynağı nedir?
Pek çok davranış probleminin altında yatan, endişeli olma halidir. Endişeli çocuklar, uyum sağlamada çok güçlük çekerler. Karakter ve mizaç olarak daha endişeli çocuklar, davranış problemleri yaşarlar.

Ne tür davranışlar, bebek ve çocuklarda büyük hasarlara yol açıyor?
Onları ruhsal olarak ihmal etmek veya aşırı ilgi göstermek, ciddi bir sorundur. Ebeveynlerin bebeğine veya çocuğuna aşırı ilgisi, ''onun için en iyisini ben bilirim'' yaklaşımının bir sonucudur. Ebeveynler, yaşamlarındaki  başarısızlık duygularını, çocuğunun üzerinden yok etmeye çalışıyorlar. Kendi olumsuz özelliklerini, çocuğunda görmemek için çabalıyorlar. Dolayısıyla anne babalar kendiyle yüzleşmeden, çocuğunun sorunlarını yeterince anlayıp onlara çözüm üretemiyorlar.

Röportaj: Yeliz Şenyerli
ebebek dergi
Mayıs sayısı / 2018

Türk Kültüründe Ad Koyma Geleneği / Bizim Anadolu gazetesi / Yeliz Şenyerli

          TÜRK KÜLTÜRÜNDE AD KOYMA GELENEĞİ      Ad, bir milletin kimliğidir. Bu nedenle Türk aile büyükleri çocuklarına, Türkçe ad koy...